Ana içeriğe atla

NASIL 20 KİLO VERDİM ?!


Evet sevgili arkadaşlar başlıktan da anlayacağınız üzere bugün şişmanlara çare olmaya geldim.
Hiiiiç öyle şişman deme fazla kilolu de daha kibar falan diye beni kınamayın çünkü gerçekçi olucam, doğru kelime: ŞİŞMAN, ŞİŞKO, DOMBİLİLİLİLİLİLİ YAR.

Fazla kilonuz mu var?
Şişman mısınız?
Ayakkabı bağlarken ağrı dağına selam vermek zorunda mısınız ??
Tabak çanak koymak için sehpa kullanmıyor musunuz ?


AHAHAHA EVET BEN BÖYLE YAPIYOR (DUM) ! ( O tabak bacağımda değil göbeğimin altına soktum ki düşmesin ) 
Bu kadar rahatım çünkü gördüğünüz gibi bende öyleydim hatta belki hala öyle görünebilirim verdiğim kilolar yetmemiştir, olabilir.
Şimdi size adım adım kendimin uyguladığı ve başarılı olduğu teknikleri anlatacağım.
Ve o kadar iddialıyım ki söylediklerimi uygulayıp, amaaaaaa harfi harfine uygulayıp da kilo veremeyen biri olursa gelsin İskender ısmarliyim yani madem vermesine yardım edemedim almasına yardım ederim.


Adımları anlatmadan önce şunu belirtmeliyim; İnsanların vücut ölçüleri, saçı, kilosu, boyu gibi fiziksel özellikleri onun insanlığına etki etmez, en azından benim gözümde öyle yani ( yalana bak deme duyuyorum ) .
Fakat özellikle sağlık için şu fazla kiloları atmak lazım. Benim aslında keyfim gayet yerindeydi yani ben 97 kiloya kadar çıktım ve 77’ye düştüm ama 77-80 bandında kaldım diyebiliriz ve bu hala fazla fakat burada nedenlerimi anlatıp konudan sapmaya gerek yok.
Öncelikle başlamadan buraya bir Before – After bırakayım:


Giydiklerim yakışmamaya, yürüdükten sonra bacaklarım ağrımaya başlamıştı ki ben üniversite 2 ye kadar 70 kilonun üstüne çıkamayan kilo almak için abimin tabiriyle “manyak gibi tonbalıklı pilav yiyen adam”dım.
Sonra ne mi oldu? şu oldu;
Sağlıksız kilo almak isteyenlere tavsiyeler tadında o süreci özetliyim.
Günde yaklaşık 2,5 litre kola, düzenli aralıklarla ( her gün ) çerez, cips, kurabiye, kek ne varsa yemek hatta yemek az olur gömmek bildiğin tabağı gömmek.


Aslında o noktaya da yavaş yavaş geliniyor, şu midenin genişlemesi olayı cidden doğru insan yedikçe yiyor, yedikçe yiyor, daha erken acıkmaya ve doymamaya başlıyor.
Daha sonra da dediğim gibi hem sağlığım hem de görünüşüm beni rahatsız etmeye başladığı için spor yapmaya ve kiloları vermeye karar verdim.
Gelelim yapılması gereken temel durumlara;


BESLENME:
Şimdi başlıktan da anlaşıldığı gibi “beslenme” yeme yani kardeşim, beslenme…

Bu iğrenç espriden sonra konumuza dönelim.
Öncelikle hayatımızdan; tuz, un, şeker yani 3 beyazı çıkartıyoruz. Tabi ki bu çok zor olacak fakat en azından yavaş yavaş azaltarak.


Örneğin ben başlarda 1 kilo verdiğimde kendimi ödüllendirdim, daha sonra 3 kilo, daha sonra 5 kilo gibi yükselterek hem bu süreci doğru kullanmayı hem de kendimi tatmin etmeyi başardım. ( tabi ki arada öküz gibi yine annemin yaptığı efsane pastaları gömdüm )
Ek olarak hayatınızdan en azından kafanızda belirlediğiniz miktardaki kiloları verene kadar su hariç bütün içecekleri ( evet light kola dahil ) çıkartıyoruz. Ne yersek yiyelim sadece su tüketiyoruz ve gün içerisinde 3 litreye yakın su tüketmek inanılmaz fayda sağlayacaktır.


Su dışında da tüketmenizde size fayda sağlayacak diğer içecek ise yeşil çaydır.
 Ödem sökücü olduğu için vücuttaki fazla suyu atmakta yardımcı olur.
Gün içinde tüketeceğiniz besinleri ise bir sonraki başlıkta yazıcam çünkü spor yapmadan bu iş olmaz.
SPOR :
Spor yapmadan bu iş olmaz diyorum çünkü beslenmeye ne kadar dikkat edersek o kadar zayıflarız evet ama sağlıksız bir zayıflama olur, üniversite 2. Sınıftayken spora gitmediğim halde oldukça zayıflamıştım ve haliyle bu bir erkek için –ki kadınlar içinde geçerli- kötü bir görüntü oluşturuyor.
Sporla zayıflarken kilo verirken kas kütlesini koruruz bu da bizim hem zayıf hem de fit görünmemize katkı sağlar.


1-      Sporu bir zorunluluk değil bir gereklilik olarak görmek gerek:  bugün yorgun hissediyorum gitmicem, bugün hava çok kötü yarın giderim, bugün canım sıkkın gidesim yok gibi saçma sapan bahanelere asla sığınmadan düzenli olarak en az haftada 4 gün spora gitmelisiniz.

2-      Spor salonunun %90’nını kaplayan gerzekler gibi hareketleri eskik, yarım ve yanlış yapmadan hocanıza da danışarak doğru bir biçimde yapın


3-      Kişisel önerim fazla kilolarınızın birazını vermeden ağırlık çalışmayın, kendimden örnek verirsem ben 15 kilo verdikten sonra ağırlık kaldırmaya başladım. Bunun sebebi kilo vermeden kas kazanmaya başlarsanız daha şişkin ve daha kötü görünmeye başlarsınız.

4-      Ağırlık kaldırmadan evvel yoğun bir kardiyo çalışması yapmanız gerekmekte ;
·         20 dakika koşu ( tempolu )
·         20 dakika bisiklet
·         20 dakika eliptik ( uzay bisikleti )
İnanın bana bu yukarıda ki 3 madde hayat kurtarıcıdır. Hem zayıflamaya hem de kondisyonun artmasına yardımcı olur.
Fakat dediğim gibi bu 20 dakikaların daha ilk dakikalarında çok yorulabilirsiniz, başınız dönebilir, pes etme noktasına gelebilirsiniz ama inanın tartıya ilk çıktığınızda göreceğiniz fark size bu çilenin boşuna çekilmediğini gösterecektir.
Tabi ki ciddi bir hastalığınız yoksa.
 Ama öyle 2 dakika koşup “of ben yoruldum” diyerek inerseniz acı şekilde söylüyorum ki :
O GÖT ERİMEZ ŞİŞKO . ( evet kendime bunu söyledim hep koşarken )
Gelelim spor yaparken uyguladığım beslenmeye: Hayatıma sporu düzenli bir şekilde soktuktan sonra benim uyguladığım sistem şu;
-        
       Sabah kahvaltısı: 3 yumurta beyazı, 2-3 Domates ve yarım kalıp beyaz peynir.
    Bitti bu kadar. Bu üçünü ister karıştır ye ister tek tek ye istersen hiç yeme.
    Daha sonra ben direk spora geçiyordum yani zaten akşam gidip akşam yemeği yiyip uyuyarak: 
    O GÖT ERİMEZ.  ( önerdiğim saat 11-30 ve 13-30 arasıdır )

Efendi gibi erkenden gideceksin öğleye doğru bitirip öğle yemeğine geçeceksin.

Öğle: 1 buket maydanoz ve ton balığı bunu karıştırıp yiyoruz. Doyuyor muyuz? tabi ki hayır.
 O zaman napıyoruz?  Zamanında doyduklarımıza sayıyoruz.

Akşam: Et-Tavuk gibi protein içeren ürünleri tercih etmek gerek, ama sebze vs. de olabilir. Yani işin açığı ben akşam istediğimi yedim. Tabi ekmeği hiçbir öğünde tüketmeden.
Ve en önemlisi 7den sonra hiç bir şey yememek.

Evet dostlar blogta genelde anlatı, anı, öykü ve hikaye paylaşacağım fakat sizlere yararlı olması için bu konuya değindim.
İçinizden kimse körü körüne burada yazanları yapmak zorunda değil sonuçta ben profesyonel değilim sadece uyguladığım ve sonuç aldığım teknikleri sizlerle paylaşmak istedim.

Hedef 20203 

Herkese Teşekkürler :)




Yorumlar

  1. valla bayıldım ne yalan söyleyeyim, darısı başıma, yarım kalıp peynir beni nenden alan peynir:))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ah o yarım kalıp peynirler olmasa bunlar olmaz :))

      Sil
  2. Konu tatlı yı bırakmak o çok zor

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bitter çikolata kurtarıcı oluyor o konuda :))

      Sil
  3. Öncelikle yazı ilham verici ve aydınlatıcı oldu benim için size teşekkür ederim. Ben de bu aralar zayıfladım 2 ayda 4.5 kilo verdim. sabah yulaf ile yumurta karışımı tarzı omlet bazen ise kaynatıyorum yanına ise zeytin 10-15 adet yiyorum ve doğranmış domates içerisine zeytin sıkılmış limon bu beni yulaf ve yumurta sayesinde inanın akşam 5'e kadar tok tutuyor. Akşam 5'te ise ton balığı içerisine soğan, domates, semizotu ve kuzu kulağı koyuyordum ve içerisine biraz zeytin yağı bol miktarda limon sıkarak tüketiyorum. ve her akşam yemekten sonra 2 saat yürüyüş yapıyorum. Her yemekten sonra soda içiyorum sindirimi kolaylaştırsın diye. İşin aslı düzenli beslenin düzenli uyuyun ve düzenli olarak kendinizi tartın bu sizi motive edecektir.
    Şunu da not düşmek istiyorum masada orada şurada yemek tarzı şeyler bırakmayın bu sizin direncinizi kıracaktır.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorumunuz için teşekkürler, umarım hedeflediğiniz kiloya bir an evvel ulaşırsınız:)

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

ÖLÜMSÜZLÜĞÜ BULAN ADAM !

Bugün sizlere Isaac Christin Novak'ın hikayesinde bahsedeceğim.  Dünyaya geldikten hemen sonra bebekler ağlamaya başlarlar, ya bu dünyanın nasıl boktan olduklarını bildikleri içindir ya da doğar doğmaz yavaş yavaş ölmeye başladıkları için. Bir süre sonra bu fikre alışarak ağlamaları kesilir fakat herkes bu fikre alışmaz ve ölmemek üzere yaşamaya başlar. İnsan bilimsel olarak kalbi durduğu zaman ölür fakat asıl ölüm ismini son bilen, seni son hatırlayan kişi dünyadan gittiğinde olur. O zaman bu dünyaya hiç gelmemiş olursun, çünkü kimsenin seni hatırlamaması senin var olmadığına bir kanıttır. Sanatçılar ve siyasiler çoğunlukla bu açığı kapatırlar, çünkü onlar kolay kolay unutulmazlar ve ölümsüzlüğü bir nebze gerçekleştirirler. Peki ya gerçekten ölümsüz olmak mümkün mü? Binlerce yıldır insanlar bunun araştırmasını yaptılar, dünya üzerinde inanılan neredeyse bütün dinler ölümden sonra tekrar yaşamın olacağını söylerler fakat bulunduğumuz dünyada ölümsüzlüğün

MESSİ'NİN KILDIĞI NAMAZ !

Selamlar, blog sayfamın ikinci yazısıyla buradayım. Her yazıya başlarken numara verecek değilim elbet ama ilkler güzel belirtmekte fayda var. Bugün sizlere kendimden bir hikaye anlatacağım. Aslında başlığı gören ve konuyu bilen arkadaşlarım anlamışlardır mevzuyu ama ben yine de anlatayım, çünkü anlatacağım bu hikaye benim için bir süre korkulu rüya bir süre sonra da eğlenceli bir gerçek oldu. 2008 ya da 2009 yılıydı, ben evin en küçük oğlu olarak günde 15 saat bilgisayar başında takıldığım dönemler ( ki hala öyle ) ve o zaman facebook yeni yeni Türkçe olmuş popülerlik zirvede herkes cayır-cayır sayfa açıyor biz de o sayfalarda her fotoğrafın her video’nun altına “zaaaaa xd xd xd” yazıyoruz. Evet bunu hepimiz yapıyoruz. En cool arkadaşlarımın hatta eski sevgilimin bile internet geçmişinde var bunlar ve daha da ötesi “yha”lar bile var. Neyse ki çabuk atlattık msn ile birlikte onlarda kalktı bir nebze. Dönelim bana, tahminimce 2008 yazıydı ve Avrupa şampiyonası var, almışım tüplü tel

Yaşar Kemal'in Teneke İsimli Tiyatro Oyunu / İnceleme

Evet sevgili dostlar bugün sizlere bir oyun incelemesi yazmak istedim, keyifli okumalar ; Oyun aynı isimli romandan uyarlanmış ve romanın yazarı asıl adı Kemal Sadık Gökçeli olan Yaşar Kemal’dir. Ailesinin Birinci Dünya Savaşı’ndaki Rus işgali yüzünden  Van’dan sürülmesiyle 1926 yılında Osmaniye’nin Kadirli ilçesinde doğmuştur.  1943 yılında ilk kitabını yayımlayan Yaşar Kemal incelememize konu olan Teneke eserini 1955 yılında kaleme almış, 1965 yılında oyunlaştırmıştır. 1966'da İlhan İskender Armağanı ile Ankara Sanatseverler Derneği Ödülü'nü kazandırmıştır.                                     Teneke romanı aynı zamanda yazara esin kaynağı olan, hayatının büyük bir bölümünü geçirdiği Adana’da geçmektedir. Çiftçi olan babasını henüz beş yaşındayken kaybeden ve bir kaza sonucu yine o yaşlarda bir gözünü kaybeden Yaşar Kemal ailesine yardım etmek için Adana’da pamuk çiftliklerinde ırgat olarak çalışmıştır. Bu tecrübe ona hem Adana Çukurova’yı tanımasını hem de halkın dertler