İyi biriymiş gibi davranıyorum ve herkes gerçekten iyi
olduğumu zannediyor. Ya insanlar çok aptal ya da ben çok iyi bir oyuncuyum.
Bu cümle çok sevdiğim 2011 yapımı “Intouchables” filmine
ait.
Karşıma çıktı ve bende bu konuda bir – iki kelime etmek istedim.
Bizden başka herkesin bir nebze kötü olduğu fikri, bencillik
değil de nedir?
Küçüklükten beri hep kendimi farklı hissettim, normal
insanlardan daha zeki olduğumu, daha farklı düşündüğümü, daha iyi anladığımı
zannettim. Ama büyüdükçe anladım ki bu bencil fikir sadece bende değil, insan
evladı doğar doğmaz hepsinin içinde oluşmaya başlıyor.
Peki neden?
Kişi neden kendini her seferinde bir adım önde görüyor, her
şeyin en doğrusunu ben bilirim fikri insana doğar doğmaz neden yerleşiyor?
Aslında temelde yerleşen duygu şu; ben iyi bir insanım
duygusu.
Fakat bu duygu öyle
büyük bir yer kaplamaya başlıyor ki, artık şu ikilemi yapmaya başlıyorsun.
Ben iyiyim, onlar kötü.
Bu ikilemler neden? Doğduğum andan beri anlayamıyorum ikilem
neden?
Küçükken sorarlar, anneni mi daha çok babanı mı daha çok
seversin diye, neden?
Bir kalp iki kişiyi sevemez mi?
Rap dinleyen bir insan aynı zaman da Rock müzik dinleyemez
mi?
Hem resim yaparken, hem de kitap yazılamaz mı?
Birini tercih etme zorunluluğu varmış gibi, insan kendini
neden hep ikileme sürükler?
Sen iyisin diye, diğer tüm insanlar kötü olmak zorunda mı?
Ben iyi bir insan değilim, ama kötü olduğumu da söyleyemem.
Bence bu herkes için geçerli, kim kendisi için ben gerçekten
çok iyi bir insanım diyebilir ki?
Belki de ben iyiyim diyemediği için böyle söylemedi mi o da ;
Eğer bunu okurken kendine ben iyiyim dediysen, şimdi
düşünmeye başla;
En son üzdüğün insanı, en son ayrıldığın sevgilinle aranda
geçenleri, en son küstüğün arkadaşını, en son ezdiğin karıncayı, en son işleri
kötü gittiği için içten içe sevindiğin kişiyi düşün, olsun zaten o bunu hak
etmişti dediğin kişiyi…
Düşün…
Bunları düşünen insanlar kötüdür demiyorum, bunları bende
düşünüyorum ve o yüzden diyorum ben kendime iyi bir insanım diyemem, sende eğer
bu ve bunun gibi şeyleri düşünüyorsan kendine bunu deme.
Belki bunları hiç düşünmeden yaşamayı öğrendik yıllarca.
Fakat;
Bunları düşünmemeyi öğrenmek, iyi olmak demek değildir.
Başkalarının kötü olduğunu söylemek, seni iyi bir insan da
yapmaz.
Bu konuya bu kadar takılmamın bariz bir sebebi de yok
aslında, bunu da şöyle düşünerek çözebiliriz.
En son ayrılığından beri içinde ki o acı belki haklı olsan
dahi içinde var olan pişmanlık, en son küstüğün dostunu düşündükçe oluşan acı
veya pişmanlık, en son içten içe işleri kötü gitti diye sevindiğin kişinin
başına gelenlerden sonra onu gördüğünde hissettiğin o derinlerde ki duygu.
Hatta ezdiğin karıncanın farkına vardığında içinde, o en
derinde oluşan acıma hissi.
Ve bu duygulardan sonra oluşan ‘’ bana ne ya ‘’ duygusu.
İşte o son oluşan duyguyu içinden sök at.
Pişmansan özür dile, suçluysan özür dile, haksızsan özür
dile.
Pişman değilsen affet, suçsuzsan affet, haklıysan affet.
Çünkü bunları yapmadığın zaman kendin için iyi bir insan
olsan da, yalnız bir insan olabilirsin.
Ve yalnızlık, kendini ne kadar kandırırsan kandır içine
işlerse söküp atamazsın.
Çünkü; “acımasızca geçip giden zamandan geriye kalan, sadece
yalnızlıklarımız” olur.
Ve tavsiyem; birilerine haksız, kötü, suçlu diyerek kendince
iyi bir insan olup yalnız kalmaktansa.
Farklıyı görmeyi, farklı düşünene saygı duymayı, ikileme
kendini ve başkasını sokmadan sevebilmeyi öğren,
başkasının gözünde kötü ol…
Ama inan, gerçekte ne kötü olursun ne de yalnız.
Bu yazı hem benim için hem de sizin için bir adım olsun.
Kırılan kalplerden, ağlatılan gözlerden, çalınan zamanlardan
özür dileyelim.
Sözlerini paylaşmaya benzemez, eğer yapacaksanız gerçekten
yapın ve göğe bakın.
Haydi, sözlerini sağa sola yazmak yetmez, dediği gibi yapalım,
GÖĞE BAKALIM.
Aynı gökyüzü altında, aynı nefesi alırken bir kez daha özür
dileyin veya affedin.
Bunları yazarken ben bile bunu gerçekten başarabilir miyim
bilmiyorum, ama denemeliyiz.
Çünkü eğer denemezsek,
Bakın başarmayı bir kenara bırakıyorum, eğer denemezsek.
Aslında olması gereken bu şeyleri denemezsek, ilerde çok
daha karmaşık bir dünyada yaşamaya başlarız.
Ve iyiler hep güzel atlara binip giderler...
Bizler bu memleketin sürekli yanlış anladığı veya yanlış
anlattığı ‘’Devrim’’ kelimesini önce kendimize uygulayalım.
“Çünkü kişisel gelişimi tamamlamadan, küresel değişim
nutukları atmak.”
Ahmaklıktan başka bir şey değildir.
Ne kendinizden, ne de içinde yaşadığınız insanlardan umudu
kesmeyin.
Değişemem, artık iyi olamam demeyin.
Bu puslu yazımı bitirmeden önce, eğer içinizi kararttıysam
özür dilerim.
Ve sizleri Adnan
Yücel’in çok sevdiğim bir şiirinin son dizeleriyle selamlıyorum.
Ey her şey bitti diyenler,
Korkunun sofrasında yılgınlık yiyenler,
Ne kentlerde devleşen öfkeler,
Henüz elveda demediler.
Bitmedi daha sürüyor bu kavga,
Ve sürecek…
Yeryüzü, aşkın yüzü oluncaya dek.
mükemmel olmuş eline diline sağlık
YanıtlaSilTeşekkürler:)
SilMerhaba,
YanıtlaSilSon zamanlarda bir şey takıldı durdu aklımın ucuna: Hayvanlar nerede olursa olsunlar aynı sesi çıkarıyorlar, eşek sıpası nerede yetiştirilirse yetiştirilsin aynı şekilde anırıyor, fakat insan yavrusu yetiştiği ortama göre şekil alıyor, nerede büyürse oranın dilini ve yaşam tarzını öğreniyor. Yalnızca insan yavrusuna özgü bir durum. Kotlar hazır geliyor ve işlenmesi sonradan oluyor demek ki. :)
Kodları bir evreye kadar aile işler ama bir evreden sonra insan diğer türlerden farklı olarak kendi kendini işleyebiliyor, aslında bu durumun pozitif hem negatif yönü var. hazır olan bir kodla yaşayan hayvanlar kötü olmayı beceremezken, insan ona verilen bu lütfu genellikle kötü kullanıyor :)
SilGerçekten Başarılı İyiki Okumuşum :)
YanıtlaSilTeşekkürler :))
Sil